17 Mart 2012 Cumartesi

Yalın - Hürriyet Gazetesi Röportajı!


Tarih:31-07-2005
Hürriyet Gazetesi
Yazar: Suat Kavukluoglu
Başlık: Acilen asik olmam lazim yoksa sarki yapamayacagim ve üçüncü albüm zora girecek…
IKINCI ALBÜMÜ 'BIR BAKMISSIN'I GEÇTIGIMIZ AYLARDA ÇIKAN YALIN 4 AGUSTOS'TA RUMELIHISARI'NDA 

Ufak tefek bir adam, artik biliyorsunuz. Bir yandan "ailenin en sevimli çocugu" gibi görünüyor, içli içli sarkilar söylüyor ama bir yandan da röportaja o havali pop sarkicisi cipi ve günes gözlükleri ile gelmeyi ihmal etmiyor. Kendinden emin, ne dedigini, neyi nasil yapmak istegini iyi bilen biri. Öyle sarkilari tuttu, albümleri çok satti diye havalara girmis, kendini dünyanin merkezi zanneden bir hali de yok. "Benim kendimi dünyanin merkezi hissedecegim tek yer ancak sahne olabilir" diyor. Adi Hüseyin. Soyadi Yalin. 25 yasinda. 1.5 yil oldu hayatimiza gireli. Bir sabah bir uyandik ki her yerde onun "Ellerine Saglik" sarkisi çaliyor. Ilk baslarda sarki sadece radyolara gönderildigi için kimsenin bu sarkiyi söyleyen adamla ilgili en ufak bir fikri yoktu. Sonra yavas yavas göründü, sarkilarinin ünü kisa sürede aldi yürüdü. Derken albümünün en iyi sattigi dönemde bagli oldugu müzik sirketi kapandi ve ne yazik ki bir daha o çok satan ilk albümü raf yüzü göremedi. Tabii bu arada "tek atimlik barut, ikinci albümde kesin silinir gider" yorumlari da yapilmadi degil. Ama o bütün bunlara ikinci albümü "Bir Bakmissin" ile cevabini vakit geçirmeden verdi. Albüm kisa sürede müzik listelerinin zirvesine yerlesti, hâlâ da konusulmaya devam ediyor. Türkiye'nin dört bir yanindaki konserleri dolup tasiyor, insanlar iki albümündeki bütün sarkilari birini bile atlamadan ezbere söylüyor. Yalin için simdiden pop müzigin yeni fenomeni oldu diyebiliriz. Biz de nasil degerlendiriyor bütün olanlari, nereden nereye yol aliyor serüveni diye merak ettik, 4 Agustos Persembe gecesi Rumelihisari konseri öncesinde kendisiyle bir araya geldik. 

Iki albümle çok kisa bir sürede büyük ilgi gördünüz. Bu basarinin sirri nedir sizce?

-Bu basarida prodüktörüm Selim Öztürk'ün büyük payi var. Ben onunla 2000 yilinda tanistim. Onun benim gidisatimin sekillenmesinde çok fazla fikri ve emegi oldu. Bu isi küçük yaslardan beri yapmaya çalisan biriyim. Gideceginiz dogru yolu prodüktörler belirliyor. Ilk tanistigimiz günden itibaren ne yapmamiz gerektigini biliyorduk, zaman içinde iyice emin olduk. Birinci albümü yayinlarken albümün sound'undan sarkilarin vermesi gereken hissiyata kadar her sey bizim kafamizda belliydi. Bu basarinin en büyük sirri anlasilmis olmak. Birinci albüm basarisiz olsaydi da biz üzerine gidecektik. Çünkü bu ise sonuna kadar inanmistik. 

Israrci davrandiniz yani...

- Evet, kesinlikle. Bugün gördügüm tablo yanilmadigimi gösteriyor. Demek ki dogru hesaplar yapmisiz. 

Nasil hesaplar onlar? Yalin, ne olmayi hedefliyordu? Bir popstar mi, yoksa romantik, kendi halinde belli bir kitle tarafindan sevilmesi planlanan bir sarkici mi?

- Her zaman hedefleri hayal gücünüzün elverdigi ölçüde yukari koymak lazim. O zaman hep ileri gitmek istersiniz, tatmin olmazsiniz. Tabi ki Türkiye'de en iyi olmak hatta Türkiye sinirlari disina da çikip insanlarin gururu olmak en büyük hedefler. Bunlarin olmasi için de yapmaniz gereken kisa vadeli hedefler var. Ben bu sarkilari insanlara gitarla çaldigim zaman çok etkileniyorlardi. O zaman dedik ki biz aranjmanlari yaparken bu ruhu bozmayalim, olabildigince sade bir sey yapalim. Hedefimiz suydu, öyle bir albüm olsun ki var olan pop müzik sound'undan baska bir yerde dursun ve de daha sade, samimi olsun. Zannediyorum insanlar da bunu sevdi. 

Normalde nasil müzikler dinlersiniz?

- Ben genelde rock agirlikli müzikler dinliyorum. Grup müzikleri beni çok etkiliyor. Selim'le de ilk tanistigimizda, ben Selim'e Travis'i örnek göstermistim, böyle bir sound ve vokal istiyorum diye. O da bana "Saka yapiyorsun, ben de sana onlarin CD'sini getirdim" dedi. Böyle ilginç bir tesadüf. Travis'in vokalinin ses tonu bana benziyor ve Selim'le beraber ona benzer bir sekilde söylememiz lazim diye düsündük. Ayrica ikimiz de Ingiliz rock gruplarini severiz. Zaten benim albümüm de grup mantigi ile yapilmis bir albümdür. Kargo'dan Koray'i çikardiginizda geriye kalan ekiple yapildi bütün albüm. Insanlara degisik gelen sey de bu sanirim. 

Peki böyle rock agirlikli müzikler dinleyen bir kisinin hayattaki tercihi neden pop müzik yapmak olur?

- Ben yolumu pop müzik olarak çizmedim. Yaptigim müzigi her hangi baska bir yerle de sinirlamak istemedim. Bu sarkilar benim içimden çikan sarkilar ve biz bu sarkilarin dogru aranjmanlarini yapmaya çalistik. Su kitle benim sarkilarimi dinlesin demedim. Bu pop dinleyicisine de ulasabilir, rock dinleyicisine de. 

Enteresan bir sekilde sarkilariniz birbiriyle hiç ilgisi olmayan kitlelere de ulasti. Ne kadar farkindasiniz bu durumun?

- Ben de çok farkli geri dönüsler aliyorum bu konuda. Biz hiç Türkçe sarki dinlemiyorduk ama senin sarkilarini dinliyoruz diyen çok insan var. Ayni sekilde rock müzik dinleyip benim sarkilarimi da sevenler var. Bizim amacimiz da böyle genis bir kitleydi. 

On yil önce bu albümü yayinlamis olsaydiniz, ne olurdu hayal edebiliyor musunuz? Daha mi kolay olurdu isiniz, daha mi zor?

- O zamanlar ben on bes yasindaydim ve çok da farkinda degildim insanlarin nasil müzikler dinleyip, nasil seyler bekledigini. 

Biz o yillardan egosu siskince, kendini dünyanin merkezi zanneden pop sanatçilarina asinayiz. Sizde hiç öyle bir sey yok gibi duruyor. Siz ne biçim pop sanatçisisiniz? Hiç öyle benim sarkim da meshur oldu, çok sattim, artik beni kimse tutamaz gibi triplere girmediniz.

- Benim de kendimi dünyanin merkezi hissedecegim bir yer var. Orasi da sahne. Onu ben 3 Haziran'daki Açikhava konserimde kesfettim. Hakikaten sahnede mutlu olup, onlara bir sey vermek istiyorsan kendini dünyanin en önemli adami zannedecegin tek yer orasi. "Burasi benim mekanim" demeniz lazim orada. Çünkü sahnede en önemli rol senin. Ama hayatin geri kalan kisminda her seyin farkinda olarak yasanmali. Dünyanin merkezi benim dediginde, etrafinda olup biten hiç bir seyden haberinin olmasi mümkün degil. Bu da insana çok büyük hatalar yaptirir. 

Sahne performansiniz ilk çiktiginizda elestiriliyordu, donuk bulunuyordu. Gitgide daha iyi görünüyorsunuz sahnede.

- Ister istemez ilk performanslarimda öyle bir sikinti vardi çünkü benim daha önce hiç sahne tecrübem olmamisti. Simdi çok daha iyi hissediyorum çünkü alistim. Hatta yavas yavas sahnede kendi kurallarimi koymaya basladim. 

Gerçi daha yeni "Açikhava'da hayal kirikligi yaratti" gibi bir haber çikti. Nedir problem? Klasik, çamur at izi kalsin hikayesi mi?

- Bu, sadece benim degil o konser için çalisan herkesin kaderi ile oynayan bir sey. Tabii ki böyle bir haber yaparsiniz ama daha konser baslamamisken fotograf çekip de "Yalin Açikhava'yi dolduramadi" demek çok hos olmuyor. Ama ben 25 yasinda biri olarak hem de ikinci konserimde oraya 3000 kisi getirmissem bu bir basaridir. 

Biliyorsunuz biz bayiliriz böyle sivrilen basarilarla ugrasip onlari taslamaya. Sizin de çok fazla üzerinize geliniyor, hep bir açiginiz yakalanmaya çalisiliyor. Bütün bunlara alisabildiniz mi? Ne kadarini tahmin ediyordunuz?

- Bu kadar insanlarin ilginç olup insanlik disi hareketler yapabilecegini tahmin etmiyordum. 

Çok düzgün bir portre çiziyorsunuz. Edepli, terbiyeli, iyi aile çocugu... Hiç falsonuz yok mudur sizin?

- Olmaz olur mu canim, benim de falsolarim mutlaka vardir. Benim de sinirle yaklastigim, kötü davrandigim, yanlislikla kirdigim insanlar vardir. Ama ben içimde onun vicdan muhasebesini yaptigimda gidip hatami tamir etmeye çalisirim. 

Bu kadar düzgün görünüyor olmaktan rahatsizlik duydugunuz oluyor mu? Çünkü ister istemez imajlar gerçek kisiligin önüne geçiyor, onu hapsedebiliyor...

- Insanlara yansiyan benle ilgili fotograftan rahatsizlik duymuyorum çünkü o fotograf sayesinde benim yaptigim sarkilar dinleniyor. Insanlara kendinizle ilgili baska fotograflar gösterdiginizde sarkilar unutuluyor. O zaman "bu adam böyle seyler de yapiyormus" diye baska bir yere koymaya çalisiyorlar sizi. Benim istegim insanlari müzige ve sarkilara konsantre etmek, onu da basardigimi düsünüyorum. Bunu basarmak için çok fazla sivri hareketler yapmamak lazim. Ben de sivri seyler yasiyorum ama bunu insanlarin gözüne sokmamaya özen gösteriyorum. 

Bu, hayatinizi kisitlayan bir sey degil mi?

- Ama o imaj benden çok uzak bir sey degil ki. Baskalari tarafindan olusturulmus bir sey olsa ve ben öyle bir adam olmasam tabiI ki yaptiklarimi o zaman törpülerim. Sadece özel hayatimi biraz izole yasiyorum. 

Dediniz ya bu imaj sayesinde sarkilarim dinleniyor. Bir albüme ya da sarkilara dikkat çekmek için illa ki romantik adam, iyi aile çocugu ya da marjinal kiz gibi imajlara mi ihtiyaç var?

- Kendi sarkilarini yazan biri iseniz, insanlar sizi hiç görmese bile sarkilarinizdan yola çikarak "bu adam böyle bir adam" gibi yorumlarda bulunabiliyor. Böylece kendince sizi anlamis oluyor. Ama siz onun kafasindaki imajin tersi bir adam çikarsaniz, o zaman kopuyor sizden. Insanlarin hali tavri ister istemez kendi projesini ve imajini da olusturuyor. 

ÜÇÜNCÜ ALBÜMÜM FARKLI OLACAK 

"Ikinci albümüm, özellikle birincisine benzesin istedim" diyorsunuz. Neden böyle istediniz? Bir sey çok tuttu diye onun tekrari bir sey yapmak dogru mu?

- Biz, birinci albümde bir tarz ve yol belirlemeye çalistik. O yol, birinci albüm sonunda az çok kendini belli eder bir hale gelmisti. Ikinci albüm, birincisi tutsa da tutmasa da yine birinciye benzeyecekti. Bu, Selim'le aldigimiz bir karardi. Çünkü insanlarin bir seylerin farkina varip iyice sindirmesi için bir devamliligi olmasi lazim. O yüzden iki albüm birbirine benziyor. Ama artik üçüncü de yeni bir seyler yapmamiz gerekiyor. Ilk albüm 5.0, ikincisi 5.1 versiyondu, üçüncü albüm 6.0 olmak zorunda. 

Sizinle ilgili sik karsilastigim bir yorum "Ben bu çocugun varligindan rahatsiz degilim ama çok da gerekli olmadigini düsünüyorum. Olsa da olur olmasa da" Ne diyorsunuz bu yorumlara?


- Böyle bir düsüncenin söylenmesine gerek yok ki. Ben bir insanla ilgili nötr olsam onunla ilgili hiç bir sey söylemem ki. Mesela suradaki koltukla ilgili hiç bir fikrim yok ve hiç de ilgilendirmiyor beni. Hiç bir sekilde ondan bahsetmeyecegim mesela. 

HÁLÁ YAPTIGIM ISLERDEN VE GIDISATIMDAN MUTSUZUM 

Insan kendi kendine geldigi yeri konumlandiramaz, konumlandirmamali. Sunu söyleyebilirim çevremde benim iyi yönde gittigimi düsünen çok fazla insan oldugunu biliyorum. Ama ben hayatim boyunca hiçbir zaman "bu is tamamdir" diyebilecegimi sanmiyorum. Çünkü ben hala kendi gidisatimdan ve yaptigim islerden mutsuzum. En iyi yapana ve ben tatmin olana kadar da çalismaya, elimden geleni yapmaya devam edecegim. Belki benim su anda oldugum yer birçok insan için çok yeterli olabilir ama benim her gün yeni bir seyler geliyor aklima. Her gün aksayan bir seyler buluyorum. Karakterle de alakali galiba bu. Mükemmeliyetçi bir adamim ben. 

PLAK SIRKETI KAPANINCA HER SEYI YENIDEN PLANLAMAK ZORUNDA KALDIK 

Biz ilk albümde Universal ekibi ile bir yola girmistik, ama sirket kapaninca benimle ilgili her seyi yeniden planlamak zorunda kaldik. Bu bizi yipratti ve yordu. Ikinci albümü daha öne almamiz gerekti. Bir de ilk baslarda ne oldugunu anlayamadim. Bize sürekli bu durumun düzelecegi söyleniyordu ama bir yerden sonra gerçegi kabul etmek zorunda kaldik. Albüm raflarda olmamasina ragmen bir sekilde Yalin devam etmeliydi. O dönem zor bir karar verdik ve yeni bir klip çektik. Iyi ki de yapmisiz çünkü kariyerim için bu gerekliydi.

0 comments:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Blogger Templates