Röportaj: Ayşe Arman
Tarih: 30 Temmuz 2012
Yalın’dan
ayrıldığı sevgiliye şahane albüm
Ben bayıldım! Yalın’ın son albümünden söz
ediyorum. Levent’teki bahçeli evinde dinledim. Resmen albümü kapıp, arabaya
atlamak ve yol yapmak istedim.
Güney’e, denize doğru, rüzgara doğru, maviliğe ve hafifliğe doğru. Albüm bana
İtalya’yı hatırlattı, Güney Fransa’yı, Akdeniz’i, çıplak ayakları, kızgın
güneşi, lacivert denizi, serseriliği. Ve tuhaf bir şekilde Ferzan Özpetek’i.
Onun filmlerini... Çok iyi bir iş çıkartmış. Son iki sene Türkiye’den uzakta
yaşamasına değmiş. Albümü de eski sevgilisine itaf etmesini, tüm o şarkıları o
kadına yapmasını çok hoş, komplekssiz ve romantik buldum. Bizler, eski sevgiyi
gömenlerin ülkesinin çocuklarıyız! Yalın farklı bir adam. Büyümüş, başka bir
tondan konuşuyor. Bu röportajı Elele için yaptım, uzun halini Elele’nin temmuz
sayısında okuyabilirsiniz…
Uzun
süredir sesin soluğun çıkmıyordu, neler yapıyordun?
-
Çektim gittim buralardan. ıki sene Londra’da yaşadım. Yeni bir hayat, yeni bir
çevre, yeni ev, yeni arkadaşlar. Yoğun bir şekilde çalıştım. Bu albümü orada
yaptım, bütün şarkıları orada yazdım.
Londra’da
da,’Yetenekli meşhur Türk şarkıcı’ mıydın? Yoksa ‘hiçkimse’ mi?
-
Tabii ki ‘hiçkimse!’ Hatta daha da ötesi! Londra’da milyar doların olsa kaç
yazar, bir yağmur yağar, rezil olursun, taksi bile bulamazsın, kim takar senin
ününü! Ama bunun da ayrı bir hazzı var...
Neydi
peki iki sene Londa’da yaşamak istemenin gerçek sebebi?
-
İlk şarkılarımı yazdığımda, lise öğrencisiydim. Kafamda hiçbir stres yokken
yazdım. Londra’da 32 yaşında, bir nevi tekrar öğrencilik yıllarıma döndüm. Her
şeyi kendim yaptığım bir hayat. Bakkala da sen gidiyorsun, yemeğini de sen
yapıyorsun…
Nerede
kaldın?
-
South Kensington’da ev tuttum. Daha uzun kalsaydım mutlaka satın almak isterdim
o evi, o kadar sevdim.
Peki
insan şu korkuya kapılmıyor mu: “ıki sene ortadan kaybolacağım; ya beni
unuturlarsa, ya bütün ünüm yok olursa…”
-
Benim öyle dertlerim yok. Hayalim, içime sinen bir albüm yapmaktı, başardığımı
düşünüyorum.
Aşık
oldun mu orada?
-
Hayır. Flört ettiğim insanlar oldu ama aşık olmadım.
Peki
o flört ettiğin kızlar, senin meşhur Yalın olduğunu biliyor muydu?
-
Valla, çok umurlarında olduğunu sanmıyorum! Bir gün yemekten çıktık eve doğru
yürüyoruz, o zaman da görüştüğüm yabancı bir kız arkadaşım vardı, ışıklarda bir
araba durdu, birileri beline kadar sarktı, heyecanla, “Yalın Abi… Sana
bayılıyoruz!” diye bağırdı. Türk çocuklar tezahürat yapıyorlar! içimden, “Oh
havam da oldu!” dedim. Bir baktım, kızın umrunda bile değil! ıstediğim tepkiyi
alamadım anlayacağın. Sormadı bile, “Bunlar kim? Seni nereden tanıyorlar?”
diye.
SEN EN GÜZELSİN
Hadi
söyle, nasıl bir rüzgar esecek bu albümle?
-
Albümdeki bütün şarkıları, eski kız arkadaşıma yazdım. ıki sene birlikteydik.
Ayrılınca o kendi ülkesine gitti, ben Londra’ya. Sonra da o, Amerika’ya geçti…
Albümün
kendisine ithaf olduğunu biliyor mu?
- Bilmez
mi? “ılk ben alacağım!” diyor…
Bayağı
aşıktın o zaman…
-
Elbette. Yoksa niye iki sene birlikte olayım?
Peki,
“Ayrıldığım kadına albüm yaptım” demekten rahatsızlık duymuyor musun?
Erkeklerde ego sorunları olur ya, biten ilişki bitmiştir, gömerler!
- Çok
güzel şeyler yaşadık, bende inanılmaz güzel tortular bıraktı, şarkı yapacak,
hatta bütün bir albümü ona adayacak kadar. Kötü de ayrılmadık. Ben de aksine,
iki-üç yıl birlikte olup, ayrıldıktan sonra o ilişkiyi hiç yaşamamış gibi
davrananları anlamıyorum…
Bu
albümde duygu olarak bize ne anlatıyorsun?
-
Albümün adı, ‘Sen En Güzelsin’. Aslında bizim tanışma, anlaşma, beraber yaşama,
ayrılma, ayrılamama bütün bu dönemlerimizi anlatıyor. Ama benim için albümün
her şeyini anlatan şarkı, ‘Onun Yolu’.
Bir
hikayesi var mı?
-
Ayrılırken bana, “Senin yolunu yaşamaktan bıktım artık” dedi, “Kendi yoluma
gidiyorum…” Ben de bu şarkıyı yazdım.
ınsan,
albüm yapmaya değecek ve iki senesini dolu dolu yaşadığı ve bütün şarkıları ona
itaf bir kadını nasıl bırakır? Nasıl izin verir gitmesine?
-
Beraber yaşıyorduk. Her anımız, gecemiz, gündüzümüz birlikte geçiyordu. Ve ben
galiba hazır değildim bunu kaldırmaya. Bu kadar yoğun bir ilişki zor. Defalarca
ayrıldık barıştık, ayrıldık barıştık. Sonunda da tamamen ayrıldık.
Ona
deseydin ki, “Kal ve evlen benimle…”
-
Evlenirdi. Bunu da konuştuk. ıstiyordu. Ben hazır değildim.
Neden?
Korktun mu?
-
Korkmakla alakalı değil. Ben daha bir ilişkiyi bile doğru düzgün beceremiyorum.
Beceremediğin
ne?
-
Kendimle ilgili hayallerim var benim…
Şimdi
anladım meseleyi, sen aslında ilişkiyi yaşarken bile Yalın’la meşgulsün!
-
Evet. Kiminle ne yaşarsam yaşayayım, ikimizin hayatının merkezinde oturan bir
Yalın durumu var! Her yere onu da getiriyorum. Uzak bir yerde teknenin içine
de, evin içine de…
ŞARKI YAPMAK İSTEMİYORUM
Aşk
söz konusu olduğunda eksikliğini duyduğun bir şeyler var mı?
-
Şöyle bir derdim var: Hayatıma biri girdiğinde ve ben ona deliler gibi aşık
olduğumda, bütün enerjimi ona yönlendirmek istiyorum. Öyle de yapıyorum.
Ama o zaman da, işimle ilgili yapmam gerekenleri yapmadığımı fark ediyorum…
Nasıl
yani? Tembelleşiyor musun?
-
Öyle de diyebilirsin. Gözüm başka bir şey görmüyor. O kadar mutlu, iyi ve
tamamlanmış oluyorum ki, bir şey üretmek istemiyorum. ıki senelik ilişkim
boyunca, iki-üç şarkı çıkardıysam, ayrıldıktan sonra bütün albümü yazdım. Yani
benim şarkı üretebilmek ve müzik yapabilmek için kendi başıma kalmam gerekiyor.
şu
mu: “Ben sanatçıyım, beni yaratıcı kılan acı çekmek, yalnız kalmak…”
-
Hayır, hayır! Acı çekmeye gerek yok. Ama ben tek başına olunca düşünebiliyorum.
Müzik böyle bir şey. Düşünüyor olmak gerekiyor. Yaşadıklarını süzüyor olmak
gerekiyor. Konsantrasyon gerekiyor. Ama bir ilişkiyi dolu dizgin yaşarken,
benim aklım fikrim, sadece o kadında oluyor: “Sabah iyi kalktı mı? Kendini iyi
hissediyor mu? Neden kavga ettik? Yemeğe nereye gideceğiz? Ya orayı beğenmezse?
Hediye mi alsam?” Bunun gibi binlerce şey. Hayatıma birinin dahil olmasının
verdiği bir yük var…
O
zaman, aşıkların ve çiftlerin hiç üretmemesi lazım sizin sektörde!
-
Başkalarını bilemem. Ben biriyle birlikteysem, hep yanımda olsun istiyorum. Her
şeyi birlikte yaşayalım, konserlere de gelsin, her yere gelsin. Ama işte o
zaman da, üretemiyorum…
BÜTÜN SEVGİLİLERİN ALBÜM BEKLENTİSİ OLURSA YANDIM
Peki
ya bundan sonra hayatına giren bütün kadınlar, “Bana da albüm yapacak mı?” diye
düşünürse, böyle bir beklentileri olursa? Yandın sen!
-
Doğru söylüyorsun, yandım!
şimdi
itiraf et… Bu albüm, eski sevgiliye bir ‘hediye’ mi?
-
Yok öyle değil… Nasıl anlatsam… Bu albüm aslında, çektiğim vicdan azabının
sonucu…
Nasıl
yani?
-
İlişkimizin son dönemlerine doğru ona hep, “Beraber aynı evde yaşıyoruz, her
şeyi beraber yapıyoruz ve ben bu durumda hiçbir şey üretiyorum. şarkı
yapamıyorum. Yapmak bile içimden gelmiyor!” diyordum. Biraz da onu
suçluyormuşum gibi oluyordum. “Yani senin yüzünden şarkı yapamıyorum!” Türkçesi
bu. O da o zaman, “Peki ben de kendi yoluma gidiyorum” dedi. Üzdüm onu. ışte bu
albüm biraz da onu üzmüş olmanın vicdan azabıyla çıktı…
KENAN DOĞULU, GERÇEKTEN DE BEREN SAAT’İ YALIN’IN ELİNDEN Mİ ALDI
Kenan
Doğulu’yla küs müsün?
-
Yok ya, nereden çıkıyor bu laflar? Değilim! Çok yakın arkadaşım Kenan. Öyle
şeyler olmaz bizim aramızda…
Peki
şu mesele nedir: Sen aslında Beren Saat’i beğeniyormuşsun, Kenan’a da
söylemişsin, o gitmiş Beren’le birlikte olmuş… Sana atılmış ciddi bir kazıkmış
bu!
Küçük Bir Not: Bu röportaj güzel kareler ile beraber Elele Dergisi'nde var. Kaçırmayın! :)
0 comments:
Yorum Gönder